Monday, December 27, 2010

Merhaba ben deniz kurabiyesi (Clypeaster subdepressus)

Merhaba ben deniz kurabiyesi*,



İngilizce'de "sand dollar" veya "sea biscuit" diye anılıyorum. Esasen Clypeasteroida takımından bir tür deniz kestanesiyim.O kadar sevimli bişeyim ki anlatılacak gibi değil. O yüzden dünyanın dört bir yanından bilim insanları beni okyanuslarda denizlerde arayıp laboratuvarlarında konuk ediyor ve gelişimimin her aşamasını fotoğraflayıp videoya çekiyorlar. Mesela bakın yakın zamanda şnorkeli ile Brezilya kıyılarında gezinirken bana rastlayan Bruno Vellutini benim hakkımda harika bir video hazırladı: 




A Sea Biscuit's Life from Bruno Vellutini on Vimeo (Biosciences Institute of University of São Paulo).

Bu video deniz kurabiyesi Clypeaster subdepressus'un yaşam döngüsünü gösteriyor. São Sebastião Kanalı'nın kum yataklarından toplanılan yetişkin bireylerin laboratuvar ortamında yumurta ve sperm salmaları sağlanmış. Embriyo gelişimi ışık mikroskobu ile gözlenmiş. Embriyolar gelişim sürecinde yaklaşık 0.2 mm genişliğinde yüzen larvalara dönüşüyor ve bu larvalar metamorfoza dek mikroalglerle besleniyor. Larvanın içinde, daha sonra yetişkin bireyi oluşturacak deniz kurabiyesi gelişmeye başlıyor ve ayakçıkları ile dikenleri oluşur oluşmaz metamorfoz gerçekleşiyor. Genç birey larvaya ait dokuları emiyor ve kum taneleri arasındaki yeni evini keşfe çıkıyor.

 Bruno beni o kadar sevdi ki, hakkımda bilimsel bir makale de yayınlamayı ihmal etmedi, böylece bilimsel dergilerden başka hiçbir şey okumayan bilim insanlarının da benden haberi oldu. İşte gerçek bir Fuyasa insanı bu Bruno. Makaledeki bazı fotoğraflarımı görmek istersiniz diye buraya da koyuyorum. Evet çok güzelim, çok sevimliyim, kedi canımı yiyin. Sevgiler, saygılar.



Şu adresten de başka nefiz deniz canlılarının fotoğraflarına göz atabilirsiniz.

 * Yazının ilk halinde "deniz kurabiyesi" yerine "deniz bisküvisi" ifadesini kullanmıştım ama sizlerden gelen öneriler doğrultusunda "deniz kurabiyesi"nin bu sevimli Fuyasa hayvanına daha uygun bir isim olduğuna karar verip değiştirdim. 

Tuesday, December 7, 2010

Merhaba, ben eşşek sıpası Düygü

.... tez yazdığım için blogla ilgilenemiyorum. Gül gibi 2010 bitiyor. Ama 2011'de çeşit çeşit acaip mahlukat ile geri döneceğiz gibi görünüyor!

Thursday, June 24, 2010

Merhaba, ben mezarcı böceklerden Nicrophorus investigator...

İsmimden de anlayabileceğiniz gibi, benim olayım ölmüş kuşların ve fare, sıçan gibi kemirgenlerin ruhuna bir el fatiha okumak sureti ile onları gömmektir. Onları larvalarıma besin kaynağı olarak kullanırım. Biz böcekler arasında nadir rastlanan bir kadın erkek eşitliğinden yanayız: hem hatunlar hem efendiler çocuklara bakmakla yükümlü. Hayır, romantik olduğum için duyargalarımın ucuna gül takmadım. Onlar kemoreseptörlerim, ölmüş hayvanları algılayabilmemi sağlıyorlar. Size bişiy diyim mi, bizim hatunlar o kadar tutumlu ki, önceki sevişmelerden artan spermleri, daha sonra kendi kendilerine çocuk yapmak için kullanıyorlar.

Merhaba, ben Hispaniolan Solenodon (Solenodon paradoxus)

Bana Aguta da diyebilirsiniz. Semirmiş bir tarla faresi gibiyim. Ama fare gibi sümsük değilim, ısırırsam zehirlerim, tükürüğünde zehir olan nadir memelilerdenim. Dominik Cumhuriyeti ve Haiti'de takılıyorum. Avrupalı'lar bizim adayı kolonize etmeden önce buralardaki tek avcı tür bendim, ortamların kralıydım. Ama şimdi kediye köpeğe yem oluyoruz. Ayrıca size hiç şaşırmayacağınınız bir şey söyleyeyim: Yaşadığımız ormanları yok ettiğiniz için soyu tükenme tehlikesi altında hayvanlar listesine girmiş bulunuyoruz. Hep ünlü olmak istemiştik, sağolun varolun.

Son olarak, bizim hatunun meme uçları poposunun tam yanında. Bebeler süt emerken çok zorlanıyor, buna bi çare bulsak diyorum dinletemiyorum.

Merhaba, ben ay balığı (Mola mola)

Bilinen en ağır kemikli balığım (yaklaşık 1 ton gelirim). Çoğunlukla denizanası ile beslenirim. Evrimim sırasında kuyruk yüzgecimi kaybettim (o yüzden popom yuvarlak). Derimin üzerinde 40'tan fazla parazit yaşayabilir, adeta bir otel gibiyimdir. Deniz aslanları beni spor olsun diye avlar :( Dişilerimiz suya bir defada 300 milyon yumurta bırakıyor! Bu da omurgalılar arasında bilinen en çok yumurtlama miktarı yaaa.


 Bu da hakkımda çok keyifli bir konuşma (üstelik de Türkçe altyazılı):



Ayrıca bakınız.

Merhaba, ben Livingston'un uçan tilkisiyim (Pteropus livingstonii)

Asabımı bozmayın, gece odanızın kapısından sallanır, ürkütürüm. Bilinen en büyük yarasa türlerinden biriyim. Hint Okyanusu'ndaki Anjouan ve Mohéli adalarında yaşıyorum. Sayenizde (yaşadığım ormanları yidiniz bitirdiniz) bizim sülalede 1000 kişi kaldık....

FUYASA'nın notu: Kendilerini yemeye çalışan avcılardan, üzerlerine çiş püskürtmek suretiyle korunuyorlarmış! Çoğu yarasa gibi ekolokasyon kullanmaya ihtiyaçları yok. Çakmak çakmak gözlerden de anlayacağınız üzere, gayet iyi görüyorlar.

Merhaba, ben Amerikan karafatması (Periplaneta americana)

Dünyanın en iğrenç hayvanlarından biriyim. Evlerin dışında yaşarım, ama bulabildiğim her delikten evinize girer size "cee-eee" yaparım. Bildiğiniz minik karafatmalara benzemem, iki parmak büyüklüğündeyim. Arada bir uçarak insanların üzerine gidip onlara kalp krizi geçirtmek hobimdir.

Merhaba, ben Revolver Karidesi...

Sinirimi bozmayın, çeker kafanıza sıkarım. Bütün Mortal Kombat karakterlerini dövdüm. Her atışta 12'den vurdum. BEHEEEEEYYTTTT! Denizlerin en gürültücü yaratıklarından biriyim.

Silahımı nasıl kullandığımı gösteren videomu mutlaka izleyin (izlemezseniz fena olur):
























FUYASA'nın notu: Mutlaka görmeye değer bir başka kayıt da burada.

Merhaba, ben yabanarısı yarasası...

Bilinen en minik memeli türüyüm. Ağırlığım 2 gramdan az. Vücudum bir yabanarısından biraz büyük. Tayland taraflarındaki nüfusumuz 2000'den ibaret. Bir aralar bizi yakalayıp turistlere satıyorlardı. Şimdilerde yaşadığımız mağaraların etrafındaki ormanlar yanıyor. Geçerken bi meraba diyelim dedik.

Yabanarısı yarasası EDGE'in listesinde.

Merhaba, ben Stauromedusae (stalked jellyfish)

Türkçe'de ismim nedir bilen var mı? :) Bir tür denizanasıyım. Ama diğer denizanalarının tersine, tentaküllerim yukarı bakar halde takılırım, üstelik de onlar gibi yüzmem, biryerlere tutunurum. Görece soğuk sularda ve kıyılara yakın yaşarım.

FUYASA'nın notu: Bilimsel yayınlarda stauromedüz olarak geçiyormuş, Karadeniz'de tespit edilmiş. Şuradaki yayında var.

Merhaba, ben mor kurbağa...

Dünyanın en ucubik hayvanlarından biriyim. Vaktimin çoğunu yer altında geçiririm, sadece Muson mevsiminde çiftleşmek için yeryüzüne çıkarım. İnsanlar kahve ve zencefil yetiştirmek için yaşadığım ormanları yok ediyorlar, ben de yakında yok olacağım. Ama zaten çok çirkin olduğum için öliyim daha iyi :(

Mor kurbağa EDGE'in listesinde.

FUYASA'nın notu: Bu arkadaş yerin 1.3 ila 3.7 metre altında geçiriyormuş vaktini, sürekli tüneller kazıyormuş. Buralarda denk geldiği termit yuvalarına uzun ince burnunu sokarak termitleri yiyormuş. Uzuncana bir dili varmış. Ağzı da o kadar darmış ki, ancak termit yiyebiliyormuş zaten. Gözleri pek kötü görüyormuş ama koku alma duyusu süpermiş. Termitin yanı sıra karınca ve kurt murt da yermiş. Termitlerin toprağın altını kazıp durmaları, bu toprakları sürekli nemli tutuyormuş (daha önce yukarıda sorulan bir sorunun cevabı da bu) bu sayede kurbağımızın derisi nemli kalıyormuş. Nitekim bu hayvan nemli ve yumuşak topraklarda yaşayabiliyormuş. En ilginci de, arka ayakları ile geri geri kazarak ilerliyormuş. İşte mor kurbağanın hayatından bir kesit!

Merhaba, ben sifonofor...








Sölenterler adı verilen hayvan grubuna dahil bir şahaneliğim. Dünyanın "en uzun" hayvanları arasındayım (40 metreye kadar olabiliyor uzunluğum). Son derece kırılganım, rahatsız edildiğimde mavi ya da yeşil ışık saçarım, hayal aleminizden değil denizlerden geliyorum...


CreatureCast - Footage From The Deep from Casey Dunn on Vimeo.

FUYASA'nın notu: "Dünyanın en uzunu" sözü biraz aldatıcı olabilir, zira bunlar "kolonici" heyvanatlar. Yani fizyolojik olarak birbirine bağlanmış pek çok "zooid"den oluşan bir kocaman koloni hayvanı :) Her bir zooid, bağımsız takılmak yerine birbirine yapışık yaşıyor. Ayrıca, bunlar birbirlerini bulup kolonileşmiyor da, bir tane zooid'den tomurcuklanarak zincirleme ortaya çıkıyorlar. Koloninin tamamının bir hayvan olarak tanımlanmasının sebebi, zooidlerin özelleşmiş görevleri olması.

2010 Uluslararası Biyoçeşitlilik Yılı ve FUYASA


Sevgili Homo sapiens ve içimizde, DNA'mızda yaşayan Homo neanderthalensis! 2010 Uluslararası Biyoçeşitlilik Yılı ilan edildi. Uluslararası platformda boy gösteren çok değerli derneğimiz FUYASA olarak blog vasıtasıyla konuşmak ve çeşitliliği kutlamak amacıyla, çeşit çeşit hayvanatla ilgili bilgileri bu blogdan düzenli aralıklarla paylaşacağız.

Hepimize hayırlı uğurlu olsun diyor, kırmızı kurdeleyi kesiyoruz.

FUYASA

Fotoğraf: José Luís García Larred, http://www.larred.es/